Küresel emperyalizmin başını çeken ABD’nin başkanı Donald Trump, önümüzdeki hafta bazı Arap ülkelerine ziyaret gerçekleştirmeyi planlıyor. Bu ziyaretin öncelikli amacının ABD’nin ekonomik sıkıntılarının hafifletilmesi için yeni kaynaklar oluşturmak olduğu biliniyor. 

Trump’ın bundan önce de ülkesinin ekonomisini iyileştirmek amacıyla bir gümrük savaşı verdiği biliniyor. Tabii, gümrük savaşının amacı sadece yeni kaynaklar oluşturmak değil aynı zamanda ithal edilen ürünlerin maliyetlerinin artmasına sebep olarak Amerikan ürünlerinin pazar paylarını artırmaktı. Ama bunun arka planında da yine yerli ekonominin zayıflamasına sebep olan piyasa şartlarını değiştirmek amacıyla özellikle Çin üzerinden gelen ithal ürünlerinin rekabet gücünü zayıflatmak var. 

ABD’nin son dönemde ekonomik gücünün zayıflamasının sebebi elbette tek değildir. Muhtelif sebepleri bulunuyor. Ancak bunlardan birinin de siyonist işgal rejiminin 19 aydan beri Gazze’de ve Filistin’in genelinde sürdürdüğü soykırım savaşının finanse edilmesi olduğu gerçeğini görmezden gelemeyiz. 

ABD bütün kurum ve araçlarıyla bu savaşın içinde bilfiil yer almıştır. Sadece savaş uçağı, silah ve teçhizat göndermekle yetindiğini zannetmek büyük bir yanılgı olur. Farklı alanlarda, savaşın içinde bilfiil yer almasından zaman zaman söz ettiğimizden burada ayrıntılarına girmeye gerek görmüyoruz. Ancak şunu özellikle belirtmeliyiz ki savaşın maddi külfetini yüklenen de ABD’dir. 

Bu savaş, siyonist işgal rejimine ekonomik yönden en ağır maliyet yükleyen savaş olmuştur. İşgal rejimi savaş sebebiyle Gazze çevresindeki yahudi yerleşim merkezlerinin tamamını uzun bir süre tahliye etti. Yüz binlerce insanı aylarca otellerde veya geçici olarak kurulan kamplarda barındırdı. Onların bütün giderlerini karşıladı. Savaş sebebiyle zarara uğrayan iş yerlerinin birçoğunun zararlarını tazmin etti. İşlerine devam edemeyenlere maaşlarını ödemeye devam etti. 

Ayrıca 350 bin yedek askerini göreve çağırdı. Bunlardan talebi kabul edenlerin tümüne maaşlarını ödedi. 

Savaşın askeri masrafları ise bunların dışında. Yüzlerce tankı ve askeri aracı imha edildi. Siyonistlerin kendi kaynaklarına göre en az yetmiş bin askeri yaralandı ve bunların rehabilitasyon ve tedavi masraflarını işgal rejimi bütçeden karşıladı. Onlardan kalıcı bir şekilde sakatlananlara tazminat ödemek zorunda kaldı veya belli bir periyot içinde ödemesi gerekiyor. 

Bütün bunları işgal rejiminin kendi bütçesinden karşılaması mümkün değildir. Her ne kadar siyonistlerin, muhtelif sektörlerde işgal rejimine destek veren ve bağış yapan çok sayıda firması olsa da onların bağışlarının da bu savaşın külfetini karşılaması imkanı bulunmuyor. Savaşın yükünün en büyük payını yüklenen ABD olmuştur. Bunun için parlamentonun onayıyla çıkarılan muhtelif kararlarla yapılan büyük miktarlarda ödemeler oldu. Ama tüm ödemelerin bu kararlarda resmen açıklanan miktarlardan ibaret olduğunu sanmıyoruz. Tüm ülkelerin olduğu gibi ABD’nin de örtülü ödemeleri var ve özellikle bu dönemde bunların en önemli kısmının işgalci siyonistlere aktarıldığını tahmin edebiliriz. 

Trump şimdi ülkesinin ekonomisini düzeltmek ve yeni kaynaklar oluşturmak amacıyla Suudi Arabistan, Katar ve BAE’ye ziyaret planlıyor. Yapmak istediği, Gazze, Batı Yaka ve Kudüs’te sürdürülen soykırım savaşının finanse edilmesi için yaptığı harcamalardan kaynaklanan açıkları kapatmaktır. Bunu Arap ülkelerinin yöneticilerinin göremediklerini ve tahmin edemeyeceklerini düşünmek çok fazla saflık olur. Ama ne yazık ki bu ülkelerin siyasi ve ekonomik yönden yuları Amerikan emperyalizmine teslim etmiş olmaları, onun önlerine koyduğu projeleri onaylamaya kendilerini mecbur ediyor. Bu durum çok acı ama bir gerçek. 

Yarın (11 Mayıs Pazar) Beyazıt ile Ayasofya arasında yapılacak protesto yürüyüşünde Trump’ın planladığı ziyarete karşı da tepkiler dile getirilecek. Bu eyleme destek vermek, Netanyahu’nun suç ortağı eli kanlı Trump’a yüksek sesle “defol” demek gerekiyor.

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ahmet-varol/trumpin-ortadogu-turunun-amaci-48885.html