CELAL KURŞUN - SABIR, SÜNNETULLAH VE ZAFER - 01 Ağustos 2025 Cuma

CELAL KURŞUN - SABIR, SÜNNETULLAH VE ZAFER - 01 Ağustos 2025 Cuma

CELAL KURŞUN - SABIR, SÜNNETULLAH VE ZAFER - 01 Ağustos 2025 Cuma


Yüreğimiz dar şüphe yok. Gazze'nin sızısı dağladıkça dağlıyor ciğerimizi. Ettiğimiz dualar, eylemler, yürüyüşler, boykotlar, yardımlar ve daha nice halimiz bizi dermanı yalnızca O'nda olan bir mahcubiyetle mahzun bıraktı, kardeşlerimizi de son kertede aç ve bitkin. Bu işin görünen bir yüzü.  Diğer yüzü ise izzetli direniş! Bakmayın acılarımızın büyüklüğüne bir avuç seçilmiş ve mübarek kılınmış Allah eri Batı'nın tüm teçhizatına rağmen diz çökmedi 665 gündür. Rehinelerine dahi ulaşamadı Siyonist çete ve esfele safilinde zirve yapmış ağa babaları. O sebeple Hamas'ın yüz akı direnişi ve muazzam sabrı kıyamı kıyımın gölgesinde hiç bırakmadı. Ne kadar şükretsek az zira yere düşürmedi hakkı hak namına.

Yalnız başında dediğim gibi yüreklerimiz pres arasında ezilirken bir çıkış, bir nefes boşluğu arayışımız anın şahitleri olarak bizleri zaman zaman ruhi olarak titretiyor ve kimse duymasa bile avazımız çıktığı kadar haykırıyoruz. İşte esasen Sünnetullah cereyan ediyor da içinde bulunan biz olunca bunu fehmetmekte zorlanıyoruz ki bu doğal bir devinimdir. Yani Rabbimiz bizi sınıyor ve ümmet olarak henüz o eşik değere ulaşamadığımızdan olsa gerek içimizden şehitler almaya, insanlığı uyarmaya ve umulur ki O'na giden bir yol tutarız diye acılardan acılara ateşten rüzgarlarını yelkenlerimize estiriyor.

Bakın bu dayanılması zor rüzgarlar tarihin belli dönemlerinde hep esmiş bize de mesajını bırakıp akıllanmamız için ibret olmuş. Hikmet, basiret ve feraset sahiplerine bunda önemli mesajlar vardır. Uhud günü Hz. Resul şehir savaşı önermesine rağmen ağırlıkça gençlerden oluşan sahabeler meydan savaşı istemiş kayıp gibi görünen nice öğretilerle o kutlu Nebi vücudunda aldığı yaralarla ve amcasını da kaybederek topyekun dağın güvenli noktasına sığınmışlardı.

Aziz Kudüs'ün o kalender komutanı Selahaddin Eyyubi kendisini Cuma hutbesinde uyaran genci sabah namazında görünceye kadar fethi başlatmamış ahalinin onca kızgınlığına rağmen sabırla o eşik anını kollamıştır.

Endülüs İspanya'sında tarihin en büyük kıyımından geçen Müslümanlarla katliam fantezisi yapan Katolikler kundakta bebek, ihtiyar, kadın demeden katlederken Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethetmiş cihan padişahı idi. Fakat o sırada parçalanan vücutları ile yavrular kayalardan aşağılara atılıyordu öyle ki arşı ala inlemişti. Barbaros Hayreddin Paşa ile bir avuç müslümandan fazlasına el uzanamadığı için yürek sızısı Fatih'i hep darladı. Cem Sultan'ın esareti de sonraki hamlelerde çıkılmaz bir cenderede bıraktı süreci.

Hemen daha yakın bir tarihte hepimizin bildiği Kıbrıs harekatı da nice yıllar sonra anca demini alabilmiş ve o aralıkta yüzlerce kardeşimiz çoktan kıyımdan geçmişti.

Peki gelelim Suriye'ye. Bir milyondan fazla masum insan çoluk çocuk demeden varil bombaları ile paramparça edildiğinde hem ümmet uykusunu alamamış hem de dünya bu kadar kulak kesilmemişti. Fakat Aziz Kudüs'ün tarihte yol haritası olan Şam, 14 yıllık muazzam bir cehdle direnişin bir diğer yüz akı olarak 8 Aralık'ta özgürlüğüne kavuştu. Zira Sünnetullah yine vuku buldu, eşik değere sabırla yürüyen bir halka Allah vaadini gerçekleştirdi. Buna tanık olmanın tarifsiz heyecanını da bize yaşattı.

Aynı sevinç ve heyecanı gözlerimizi dört açmış Mukaddes Kudüs için de bekliyoruz yalnız 76 yıldır süren zulüm çemberi miadını doldururken bize nasip olur mu bilinmez fakat bilinen bir hakikat var ki o gün çok uzak görünmüyor inşallah. Evet, İHA'larımız, Akıncılarımız, Kaanlarımız, Hipersonik Füzelerimiz var. Güçlü bir kara kuvvetimiz de var. Üstelik deniz kuvvetlerimiz hava savunmasına senkronize çelik kubbemiz var. Fakat her ne kadar belki Gayretullah'a dokunsa da yaşananlar, Sünnetullah'a uygun eşik değere ulaşamamış bir ümmet var.

Hala o genç sabah namazına gelmedi örneğin, Cem Sultanlar esaret altında, olsa da bir nebze gücümüz henüz sürdürülebilir dayanıklılıkta değil ve karşımızda Selahaddin'in beklemesini gerektirecek büyüklükte bir güç var. Bizler düşmanın silahı ile silahlanırken zorlanan sabır noktamız bizi akil ve stratejik hareket etmekten alıkoymamalı. Hiç şüphe yok ki inandığımız Rabbimiz nice az toplulukları güçlü ve büyük topluluklara karşı muzaffer eylemiştir.

Sarsılmaz bir sabır ve namaz ile Allah'a yakarırken ufkunda elbette Aziz Kudüs'ün özgürlüğü olduğuna inandığımız ümmetin diri adanmışları Selahaddin Eyyubi'nin pratiğini günümüze uyarlamanın ulvi hissiyatı ile sabır göstermeli ve sa'ye sarılıp hikmete ram olmalıdır.

 
  •  

Kaynak: Sabır, sünnetullah ve zafer - CELAL KURŞUN