Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mayıs 2025 tarihli bir X paylaşımında bir kere daha i’lerin noktalarını ait oldukları yere koyarak son derece net bir yakın tarih panoraması çıkarmış.
Ne demiş, beraberce okuyalım tek bir kelimesini atlamadan:
“CHP zihniyeti, milletimizin asırlara sâri mazisini sahiplenmek yerine reddimiras yaparak bu ülkenin tarihini 100 yılla sınırlandırdı.
Tek parti faşizminin baskın olduğu yıllarda, bedelini hâlen ödediğimiz yanlış politikalarla milletimiz tarihsiz hale getirilmek istendi.
İman kalemizin sarsılmaz duvarları olan değerlerimiz, toplum hayatımızın dışına atılmak istendi.
Kur’an kurslarının kapısına kilit vurulduğu günlere şahit olduk.
Minarelerimiz 18 sene boyunca binlerce yılın yabancısı bir sese mahkûm ve mecbur bırakıldı.
Bizi ruh kökümüzden koparmak amacıyla her yolu denediler.
Maalesef bu politikalarında belli ölçüde muvaffak da oldular.
Tek parti zihniyetini temsil eden çevrelerin hâlen Selçuklu’ya, Osmanlı’ya ve binlerce yıllık Türk tarihine husumetle yaklaştığını görüyoruz.
Oysa biraz tarihe baksalar Türkiye Cumhuriyeti’nin 6 asırlık imparatorluk çınarının taze bir şıvgını olduğunu anlayacaklar.
Çok geniş bir coğrafyayı ilmimizle, ahlakımızla, kültürümüzle, mimari eserlerimizle bizim yoğurduğumuzu, bizim şenlendirdiğimizi, bizim mamur ettiğimizi görecekler.
Nasıl köklerinden beslenemeyen ağaçlar yaşayamazsa kökleriyle bağı kopmuş toplumlar da asla ayakta kalamaz.
Bizi ruh kökümüzden koparmaya çalışanlara karşı dikkatli olacağız.
Gençlerimiz; cesaretini kırmak, ümitlerini yıkmak, potansiyelini heba etmek isteyenlerin oyununa asla gelmeyecek.”
Bunlar aslında birer manifesto cümlesi ve ilk defa da söylenmiyor. Bakın, 8 Nisan 2022 tarihinde Milli Saraylar İslam Medeniyetleri Müzesi’nin açılış töreninde yaptığı konuşmada da şu benzer ifadeleri kullanmış:
“Bu yasakçı, yok sayıcı zihniyet kökleri kurutulmuş, geçmişle bağları koparılmış bir millet meydana getirmeye çalışıyordu. Türkiye’nin üzerine bir kara bulut gibi çöken bu dönemi yırtıp atan milletimiz tarihiyle, kültürüyle, medeniyetiyle buluştukça yeniden güçlenmiştir.”
Aslında Erdoğan’ın bugün en cesur temsilcisi olduğu Büyük Doğu “ideolocyası”nın ana tezlerini bu defa Cumhurbaşkanlığı makamında telaffuz etmiş olmasının namütenahi önemli bir iş olduğunu söylememiz gerekir.
Gerek Üstad kabul ettiği ve şiirlerini bizzat huzurunda okuduğu Necip Fazıl’ın, gerekse İslamcı/milliyetçi/mukaddesatçı çevrenin Osman Yüksel Serdengeçti, Eşref Edip, Said Nursi, Kadir Mısıroğlu, Mehmet Şevket Eygi, sonradan dünür oldukları Sadık Albayrak, Sezai Karakoç, Nurettin Topçu, Nuri Pakdil, Necmettin Erbakan gibi edebiyatçı, düşünür ve siyasetçilerinin net bir hülasası sayılabilir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söyledikleri.
Bu keskin tezlerin böylesine toplu ve güçlü halde dile getirilmesini eskiden olsa rüyamızda dahi görsek inanmazdık. Düşünün, bu ülke yalnız ekonomik açıdan değil, ideolojik olarak da nereden nereye geldi?
İnönü’nün “Allah” fobisi
Bir seferinde etrafındakiler İsmet İnönü’ye diyorlar ki:
-Paşam, Adalet Partisi Kur’an, Allah, ezan vs. diyerek malı götürüyor, bari bir seçim konuşmasında “Allah” deseniz de biz de seçmene sağcıların iddia ettiği gibi “Allah düşmanı” olmadığımızı ispat edebilsek!
- Peki demiş İnönü ve kürsüye çıkmış. “Allah” kelimesine kulak kesilenler ne yazık ki büyük bir hayal kırıklığına uğramış, çünkü İnönü demeden inmiş kürsüden.
- Paşam, demişler yanına koşup, hani “Allah” diyecektiniz! Mahvolduk!
Paşa, “dedim ya!” demiş.
- Hani biz duymadık, o kadar da beklemiştik, demişler küskün küskün.
- Hani kürsüden inmeden önce “Allahaısmarladık” dedim ya, demiş İsmet İnönü ve gülmüş kıs kıs. “Allah” demiş oldum.
Düşünün, bu CHP’nin genel başkanı “Allah” dememek için dahi kırk takla atıyordu.
Hatta 1961’de darbecilerin eliyle yıllar sonra yeniden başbakan yapıldığı dönemde bir gün basın toplantısında gazetecilere sormuş İnönü:
-Aranızda eski yazı bilen kaç kişi?
Onlarca basın mensubu arasından yalnızca bir iki kişi el kaldırmış. Bunun üzerine pek bir keyiflenen İnönü şöyle demiş:
-Artık kurduğumuz rejim teminat altındadır. Bundan sonra geriye dönüş olmayacaktır. O bir iki kişi de öldükten sonra maziyle irtibatı kuracak hiç kimse kalmayacaktır. Müsterih olabiliriz!
1960’lı yılların ilk yarısında söylenmiş olan bu sözü ben yıllar sonra gazetelerde okumuştum ama benden önce de bir okuyanı varmış. Ama o okuyan zat okumakla kalmamış, İnönü’ye derin bir nefes aldıran süreci tersine çevirmek için and içmiş ve İnönü’nün “eski yazı” dediği Arap alfabesini “eskimez yazı” tabir ederek diriltmeye ve Risale-i Nurları yazdırıldığı “İslam elifbası” ile yazmaya ve basmaya karar vermiş.
Kim bu Don Kişot? Diye sormayacağınızı biliyor ve cevabı veriyorum:
Bediüzzaman Said Nursi’nin talebesi Ahmed Hüsrev Altınbaşak.
Kara Kitap
Eşref Edib’in mutlaka okumanız gereken Kara Kitap’ından şu satırları paylaşmam gerek:
“• Bu Kara Kitap kırk bin din talebesini sokağa döken, bütün din müesseselerinin kapılarına zincir vuran, bütün mekteplerden din derslerini kaldıran, Kur’an-ı Kerim surelerini ihtiva ettiği için din kitaplarını kamyonlarla toplayıp mezbeleliklerde yakanların hıyanet ve şenaatlerini tasvir eder.
• Bu Kara Kitap, dinî neşriyata karşı katliam emri veren, Kur’an diliyle ezan okuyanları zindanlara dolduran, Müslüman çocuklara namaz sûreleri okutanları cürm-i meşhud (suçüstü) mahkemelerine sürükleyenlerin şenaatlerini ortaya koyar.
• Bu Kara Kitap, Köy Enstitüleri diye açılan ahlâk ve namus mezbahalarında verilen içkili ziyafetlerde milletin masum evlâtlarına yapılan tecavüzleri, rezaletleri hikâye eder.
• Bu Kara Kitap, düzme tarih kitaplarında Müslüman Türk milletinin mukaddesâtını tahkir ve tezyif edici fikirleri Müslüman yavrularına aşılayanların suikastlerinden bahseder.
• Bu Kara Kitap, çok mühim hadiselerden bahseder. Tarihimizin kara sahifelerini tetkik ve tahlil eder.
• Bu Kara Kitap, İslâm’dan, milli hüviyetten uzaklaşma zihniyeti yıkılmadıkça Müslüman ve Türk milletinin din hürriyetine asla kavuşamayacağını söyler.
• Bu Kara Kitap, devirlerin geçtiğinden, fakat bu bâtıl zihniyetin hiç değişmediğinden bahseder.”
Zaten değişmediklerini her gün kendileri de söylemiyor mu?
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/mustafa-armagan/cumhurbaskani-erdogan-tek-parti-fasizminin-melanetlerini-saydi-49118.html