MUSTAFA ARMAĞAN - FATİH AYASOFYA’DA HUTBE VERDİ Mİ? - 08 Mayıs 2025 Perşembe

MUSTAFA ARMAĞAN - FATİH AYASOFYA’DA HUTBE VERDİ Mİ? - 08 Mayıs 2025 Perşembe

MUSTAFA ARMAĞAN - FATİH AYASOFYA’DA HUTBE VERDİ Mİ? - 08 Mayıs 2025 Perşembe


Fatih Sultan Mehmed Han Osmanlı tarihinin yüzük taşı mesabesinde bir şahsiyeti. Fetihler Sultanı dizisi de son zamanlarda Sultanın şanını ekranlara taşımayı hedeflemişti. İstanbul’un fethi ve Ayasofya’da kılınan ilk Cuma namazı bölümleri büyük ilgi çekti. Tabii diziyi seyredenler özellikle Ayasofya Camii’nde kılınan ilk namaz hakkındaki sahnelerin doğru olup olmadığını sordular. 

Ben işin aslını anlatayım, kararı siz verin.

1 Haziran 1453 günü Ayasofya’da kılınan ilk Cuma namazının hutbesinde geçen ifadelere dair bilgi kırıntılarını şöyle topladım:

Evliya Çelebi Seyahatnamesi cilt 1’de en mufassal malumat var. Geç dönem olmakla birlikte en azından bir Osmanlı kaynağıdır ve “hutbeye Fatih’in çıkarak davudî bülend avaz ile “Elhamdülillahi Rabbil alemin” deyince cümle Müslüman gazilerin sevinçlerinden feryad ettiklerini, kaide-i üslub üzere hutbeyi eda edip inerek Akşemseddin’in ondan izin alarak imamlığa geçtiğini’ anlatıyor. Fakat problem şurada: Evliya Çelebi Fetihten 150 sene sonra yazmış bu satırları. Ne kadar güvenilir? Büyük bir soru…

İkinci olarak Tacizade Cafer Çelebi’nin eseri pek kullanılmayan bir kaynak. Tacizade’nin kitabında anlattıklarını görgü şahitlerinden dinlediği anlaşılıyor. Cuma hutbesini değil ama ilk ziyaretinde Fatih’in dediklerini şöyle aktarıyor: 


“(Fatih) Bunun gibi âli binayı temaşa idicek eserden müessire ve ma’luldan illete istidlal yolundan buna sebeb-i zahiri olanın ahvaline intikal idüp “Bu kadar kudret ve kemiyyet ile ki cihan mülkinde şunun gibi asar-ı bedidar itmişdir, rüzgar-ı cefakar-ı alem sahifelerinde anun dahi nam u nişanından komaduğın mülahaza eyleyüb dehrin gaddarlığı ve devrin sitemkarlığı ilm-i şerifinde müekked olub dahi Hudaya padişah “çün sagir u kebir ve şah u vezir kimesne baki kalmaz. Sana her an hezar minnet ki hele Bari ben kulunu bunun gibi bir feth-i azime sebep kıldın” deyu şükürler eyleyup ol makam-ı mübareğin cami-i kebir olmasını emreyledi.”

Muhtemelen anlamadınız. Sizin için sadeleştireyim:

‘Bunun gibi yüksek binayı temaşa edince eserden eseri yapana, gösterenden gösterilene çıkarım yoluyla buna zahiren sebep olan duruma intikal edip “(Bizans) Bu kadar kudret ve çokluk (servet) ile ki yeryüzünde şunun gibi aşikar eserler ortaya koymuştur, dünyanın cefa veren zaman sayfalarında onun dahi isim ve izi kalmadığı üzerinde düşünüp zamanın acımasızlığı ve acıtıcılığı şerefli ilminde tekrar teyid edilip dahi Hudaya küçük ve büyük, şah ve vezir kimse baki kalmaz. Sana her an binlerce minnet ki ben kulunu bunun gibi bir büyük fethe sebep kıldın” diye şükürler eyleyip o mübarek makamın cami olmasını emreyledi. (TOEM ilavesi, Sayı 21, 1913, s. 23.)

Öte yandan Sultan 2. Abdülhamid zamanında yazan Ahmed Muhtar Paşa, Feth-i Celile-i Kostantiniyye’de


Müneaccimbaşı tarihinde “Letuftehannel.. hadis-i şerifinin işaret ettiği zat olmasından dolayı Allah’ın lütuflarına hamd ve şükürler ettiğini” yazar ve şunları ekler:

“Selalar okunduktan sonra müezzinler tarafından “İnallahe ve melaiketuhu” ayet-i kerimesi hüzünlü bir sesle okunmaya başlayınca Akşemseddin Hz. Fatih’in koltuğuna girip büyük bir hürmetle onu minbere çıkardı. Etrafa hidayet nurları saçan Hz. Muhammed’in kılıcı elinde pırıl pırıl parlıyordu. Fatih minberde yüksek ve heybetli bir sesle “Elhamdülillah! Elhamdülillah!” diye hutbeyi okumaya, Cenab-ı Hakk’a hamd ü senalar etmeye başlayınca camide mevcut bütün Müslüman gaziler, İslam mücahidleri büyük bir sevinçle coşar gibi olup neşe ile feryad etmeye, gözlerinden sevinç yaşları dökmeye başladılar.

Bu hutbe İslamiyetin şan ve şerefinden, Müslümanlığın büyüklüğünden bahsetmekte, gül renkli kanı içinde şehitlik şerbeti içerek yüce bir rütbe kazanan vatan şehitlerinin ruhlarını bile kendinden geçirmekte, sekiz buçuk asırdan beri bütün Müslümanların ulaşmayı şiddetle arzu ettikleri bir fethin Cenab-ı Hakk tarafından Osmanlı padişahlarına, İslamiyetin koruyucusu olan o şanlı padişahların sadık tebasını teşkil eden Osmanlılara verildiğini ilan etmekte idi.” (Bedir Yayınları baskısı, sayfa 389.)

Ben üç farklı kaynaktan naklettim, siz de okudunuz. 

Karar sizin.

 

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/mustafa-armagan/fatih-ayasofyada-hutbe-verdi-mi-48861.html