Eğer Türkiye’de yaşıyorsanız her türlü garabete kapınızı açık tutmak zorundasınızdır.
Kendisini “milli” ilan eden bir partinin ülkesini yabancılara şikayet etmesi bile şaşırtıcı olmaktan çıkmış durumdadır, çünkü “Türkiye eğer İran ile savaşacak olsa İran safında savaşırdım” diyen bir mantık bile aynı partinin bir milletvekiline aitti.
En vahim yolsuzluk dosyalarının ortağı olan CHP’lilerin her Allah’ın günü “hırsız var” diye bağırması da bu ülkenin garip realitelerindendir.
İşte bir vakitler bu ülkenin başına darbe yaparak geçmiş ve devlet başkanlığı/cumhurbaşkanlığı makamını tam 9 yıl boyunca işgal etmiş bulunan Kenan Evren’in çingenenin sirkatiyle övünmesi cinsinden garip bir açıklaması da tam bu kabilden bir vaka-i adiyedir.
23 Mayıs 1995 tarihli Milliyet gazetesinde manşete taşınan habere göre Kenan Evren şöyle demiş;
“Turgut Özal, Körfez Savaşında Musul’u almamız gerektiğini söyledi, ben ‘Orası bir bataklıktır, bir daha çıkamayız’ dedim. Musul‘a ben engel oldum.”
İç sayfada ise haber şöyle devam ediyor;
“Özal, Körfez Savaşı sırasında Marmaris’e gelerek Musul’u almamız gerektiğini söyledi. Ama ben karşı çıktım. Oraya girersek, bir daha çıkamayız. Orası bir bataklıktır, dedim. Musul‘u bize bırakmazlar. Zaten, Amerika’nın Körfez’e müdahalesinin nedeni petroldür diye söyledim.”
Böylece altından petrol kaynayan, Türkiye‘nin toplam petrol ihtiyacının dört katı miktarda petrol üreten ve 1926 yılına kadar bizim toprağımız olan Musul’un geri alınmaması şerefinin kime ait olduğunu bu millet bundan 30 yıl önce öğrenmiş oluyordu.
1990‘lı yılların ortasındaki siyasi atmosferi koklayabilmek için aynı haberin yanı başına Milliyet gazetesinin eklediği yoruma da bakmakta fayda var. “Musul bilmecesi“ başlıklı bu yorumda söylenenleri tarihin hafızasına emanet etmekte fayda gördüğüm için aşağıya aynen dercediyorum;
“Türkiye‘nin gündemine eski üst düzey siyaset adamlarının yaptığı açıklamalarla tekrar tekrar giren ‘Türkiye Musul-Kerkük‘e girecekti’ iddiaları ilk kez Orgeneral Necip Torumtay tarafından dile getirildi. Körfez Savaşı sırasında Genelkurmay Başkanı olan Torumtay‘ın 5 Aralık 1994‘teki açıklamasına göre, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal, ‘Musul ve Kerkük‘e girilsin’ demiş, ancak Başbakan Yıldırım Akbulut ve hükümet bu karara karşı çıkmıştı. Torumtay da ordunun hiçbir zaman bu tipte bir operasyona göre eğitilmediğini belirterek, ‘Irak’a girersek, bir daha çıkamayız’ görüşünü ortaya koymuştu. Torumtay‘a göre Özal, ‘Musul ve Kerkük‘ü federatif bir yönetim içinde Türkiye‘ye bağlamak’ düşüncesindeydi. Özal‘ın ‘hükümet ve ordudan bağımsız olarak bu konuda fikir belirtmesinden’ rahatsızlık duyduğunu belirten Torumtay, bu konu gündeme geldikten 4 ay sonra istifasını verdi. Dönemin Başbakanı Yıldırım Akbulut da bir süre sonra Özal‘ın ‘Musul ve Kerkük‘e girmek istediğini’ doğrulayacaktı.
Bu konuda ilginç bir açıklama da Mayıs başında Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk‘tan geldi. Cindoruk Viyana gezisinde sürpriz bir açıklama yaparak, ‘Körfez savaşı sırasında ABD‘nin Türkiye‘nin Musul‘a kadar olan bölgeyi işgal etmesini istediğini, ancak Türkiye‘nin bunu kabul etmediğini’ öne sürmüştü.”
Evet, 1995 yılından bu yana tam 30 yıl geçti. Ve Musul meselesi bugün bambaşka bir şekil aldı. Ama merhum Turgut Özal‘ın 30 yıl önceki bu sürpriz atağını Amerika’nın değil, Amerika’nın içimizdeki adamının engellemiş olmasının faturasını hâlâ ödemeye devam ediyoruz.
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/mustafa-armagan/kenan-evren-musulun-alinmasina-ben-engel-oldum-diye-ovunmustu-48501.html