Türkiye güvenlik, teknoloji, jeopolitik ve askeri alanda hem de salgın ve kriz döneminde yaptığı hizmetlerle durdurulamadı. Heyecan uyandırdı. Umut verdi. Afrika’dan Uzak Asya’ya her alana ulaştı. “Allah Rızası” için yaptıkları yardımlar da karşılığını buldu.
Sev, sevme. Lider Türkiye’nin liderine düşmanlık yapmak, ‘O gitsin de ne olursa olsun. Nasıl giderse gitsin’ demek sadece siyasilere değil, hiç kimseye yakışmaz. Tabii bu istek, meşru olmadığı gibi kutsallaştırdıkları ‘demokratik de değil. Ne siyasetçi ne devlet adamı ne de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı… Terör örgütleriyle, dışarıdan müdahalecilerle açık ortaklık yürüterek yapıyorlar. Gözlerimizin içine baka baka, büyük bir pişkinlikle yapıyorlar. Hırslarının, ihtiraslarının kurbanı bunlar. Allah’a kul olamayanlar; nefislerinin, arzu ve isteklerinin kulu olurlar. Ne edeb, ne hâyâ, ne vefa, ne fedakârlık, ne sözde durma, vs. hiçbirisi bunlarda yok. Bu vitrine dâhil olanlar ahirette nasıl hesap verecekler? Sadece ‘kâfirlerle, münafıklarla, zalimlerle dostluk kuranların akıbetleri ile ilgili ayetlere baksınlar’ yeter!
Medya mensuplarından, senelerce milliyetçi, muhafazakâr olarak bilinip, sağ basının önemli adamları olmuş olanlardan, siyasi geçmişini borçlu oldukları partilerine ve liderine ihanet edenlerden, dindar insanların oyunu temeli bozuk din düşmanı partinin belediye başkanının seçilmesi vebalini taşıyanlar; yolsuzlukları, sahtekârlıkları hırsızlıkları tescilli olduğu için hapishanede yerini almış İBB’ye sahip çıkıp imza atanlar sorumsuz yaşayanlar…
Her yaşanan aktüel/güncel olaylarda Türkiye’nin etrafına yerleştirilen terör örgütlerine sâhip çıkan devletlere terör devletleri diyebileceklerimizin (ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Yunanistan, İsrail, vs.) yanında duran, kendi ülkesini bunlara şikâyet edenlere:
“Bu geçici dünyada kurtulur, itibar da görürsünüz ama mutlak adaletin tecelli edeceği ebedî hayatta sizi kimse kurtaramayacak. Bu bilinsin!” diyorum.
Her yolun denendiği, mübah görüldüğü ve ortak değerleri olmayanların bir araya geldiği böylesine ahlak dışı yapıyı bu millet onaylamaz. Bedellerini hesap etmeden yapılanlar; devletin geleceğine büyük zararlar vermez mi? Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “cuntacılıkla” suçladı. Halkın oylarıyla seçilen ilk Cumhurbaşkanı’na “cunta başkanı” demenin, demokratik meşruiyeti inkâr, milletin iradesine tahammülsüzlüğün itirafı olduğunun ispatı. Türkiye’yi hedef alan her türlü güç ve vesayet odaklarına karşı mücadele eden iktidara karşı kendi kişisel hırslarını, komplo teorileriyle harmanlayıp siyaset kisvesi altında sunan bu zihniyete karşı olmaları gerekenlerden bir “tavır sesi” çıkmıyor. Türk milletinin dışında kimseden emir ve icazet almayan iktidara karşı Batı’nın uşaklığını yapan muhalefet ne zaman “Bu ülkenin muhalefeti” olacak?
İsrail’e Recep Tayyip Erdoğan’ın “One Minute” Çıkışına Yahudi’nin saldırgan yapısına tavır koyup Türkiye’yi temsil eden Erdoğan’a “hepimizin sahip çıkması lâzım. Bizi temsil ediyor” diyen Deniz Baykal’ı yerinden eden bu çıkışı o zaman yapanlarla şimdi de aynı oyunu oynayanlar Batı uşaklığına devam ediyorlar.
Yıllarca millet iradesine karşı darbelerin gölgesinde siyaset izleyen bir geleneği temsil eden Meşruiyeti sandık dışında arayan, siyaseti sokakta dizayn etmeye çalışan Özgür Özel’dir. Haftalardır dış güçlerden medet uman, ‘terk edilmiş hissediyoruz’ diyerek yabancı başkentlerden destek dileyen, yolsuzlukla ilgili bir davadan kahramanlık hikayesi çıkarmaya çalışan, kongrede başka aday çıkartmayarak kendini seçtirten bu zavallıdır!
Muhalefetin yaptıkları; geçmişin vesayet zihniyetini yeniden hortlatmak, millet iradesini değersizleştirmek ve toplumumuzu kutuplaştırmaktır. Milletimizin oyuna saygı duymayan, sandıktan çıkan iradeyi küçümseyen anlayış, demokrasiyi savunamaz.
İçerde hırs ve ihtiraslarının esiri olanların gözleri kör maalesef… Zalimlerin yanında mazlumların karşısında olan bir yapının adı ‘muhalefet’ olmuş. Her millî meselede dış güçlerin ağzıyla konuşmalarını da görünce onları hükümet sözcüsü zannedersiniz. Millî meselelerde bile bir uzlaşma oluşturamazsak, hiçbir meseleyi hal yoluna koyamayız, ‘kültürel-ekonomik, siyasî-sosyal, ilmî-fikrî’ hiçbir şeyi gerçekleştiremeyiz. Mazlumun yanında olup zalime karşı çıkmayı dahi doğru bulmayanların siyasette yapabilecekleri hiçbir şey yok. Milletin seçip işbaşına getirdiği iktidarların her icraatını en ağır bir dille eleştirebilirsin. Ekonomi, dış politika, eğitim, güvenlik, bürokrasi, her alanda ve her meselede ülkeyi kötü yönettiklerini, bunlardan kurtulmak gerektiğini millete anlatabilirsin. ‘Bana oy verin, ben ülkeyi iyi yöneterek sizi mutlu edeyim’ diyebilirsin. Ama sen askeriyeden medet umar, ABD’nin uşaklığını yapar, Türkiye’nin lider ülke olmasından rahatsız olur, ‘Recep Tayyip gitsin de ne olursa olsun’ dersen; ne kadar devlet/millet/vatan düşmanı varsa onlarla aynı çizgide hareket edersen, ismin cismin ne olursa olsun Batı uşaklığından kurtulamazsın. Bu millet artık zihninin ve inancının işgal edilmesi girişimlerine müsaade etmeyecektir. Fitne ve fesat, insanlığın ruhunu ve dünyanın dengesini bozuyor. Memleket, millet için ne bir çalışma ne plan ne program ne de milletin değerleriyle ilgi ve irtibatları var. Milletinin kültürü, inancı, millî ve manevi değerleri neyi gerektiriyorsa yapabilme nasipsizliğinden kurtulamıyorlar. Allah ıslah etsin.
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/yasar-degirmenci/muhalefetbati-usakligindan-kurtulun-artik-48554.html